Çalışma Saatleri: 09:00 - 21:00
Kozmik Enerji ve TIP
Batı tıbbının yaklaşımı, yalnızca zaten hastalanmış kişilerin tıbbi yardım istemesi gerektiğini varsayar. Doğu tıbbının yaklaşımı tamamen farklıdır. İlk zamanlardan beri Doğu'daki insanlar, herkesin sağlıklarını ve servetlerini geliştirmek ve potansiyellerini keşfetmek için terapiye ihtiyaç duyduğuna inanıyorlardı. 20. yüzyılın en büyük psikologlarından bazıları KG Jung, A. Maslow ve S. Groff aynı görüşe bağlı kaldılar. Jung, her insanın içsel evrime ve yaşamın gerçek anlamını anlamaya acil ihtiyaç duyduğuna inanıyordu. Ayrıca bu ihtiyacı karşılanmadığında farklı duygusal ve psikolojik problemlerin ortaya çıkabileceğine inanıyordu. Abraham Maslow, kendini gerçekleştirmeyi başaran insanların, kendileri ve başkalarıyla uyum içinde yaşarken gerçeklik algılarında daha yaratıcı ve net olduklarını keşfetti.
Kozmik enerji, Doğu geleneklerine dayanmaktadır. Bu yöntemle çalışmaya karar verirseniz, bunun sadece karaciğer veya böbrek gibi organları tek tek tedavi etmediğini ve tek bir sorunu çözmediğini bilmelisiniz. Kozmik enerji yöntemi, kişinin sağlığı ve kaderi birbiriyle ilişkili olduğundan, hem fiziksel hem de ruhsal tüm sorunlarıyla tüm insanı iyileştirir. Seanslar sonucunda hem sağlık hem de kader aynı anda iyileşir.
Sizi Kozmik enerji seansına gelmeye neyin motive ettiği önemli değil, çünkü yaşamdaki fiziksel, duygusal ve ruhsal zorluklarınızı yavaş yavaş iyileştireceksiniz. Genel olarak sağlık ve yaşam birbirine bağımlı olarak bağlantılıdır. Modern tıbbın bunalımının temel nedenlerinden biri, hekimlerin insan vücudunu ayrı parçalara ayırarak, fiziksel bedeni psişik hayattan ve ruhtan kopararak farklı organ ve sistemleri tedavi etmeye çalışmasıdır. Eski doktorların, insanın sadece bir kemik, kas ve organ kümesi değil, tek bir bütün olduğunu söylediklerini unuttuk. Zihin ve beden arasında birbiriyle bağlantılı bir bağlantıdır. Bize sık sık “Belirli bir hastalığı tedavi etmek mümkün mü?” gibi sorular sorulur. Veya “Sadece refahımı artırmak istiyorum.” Bu tür bir yaklaşım sınırlıdır ve yüzeyde yatan sorunları yalnızca geçici olarak ortadan kaldırır. Acı veren duygular ya da hastalıklar gibi her belirti İnsan denen sistemden gelen sinyallerdir. Belirtiyi ortadan kaldırarak, yalnızca sistemimizin talebini görmezden gelmekle kalmıyor, bunun yerine gerçek sorunu görünmez, ancak hala var olan çığlığı susturuyoruz. Bu yaklaşımla sistemimizde hiçbir şey değişmez ve er ya da geç tekrar “yüzeye çıkacaktır”.
Bir öğrencim bir keresinde bir hastalığın semptomlarını ortadan kaldırmayı benzini biten bir araba ile karşılaştırmıştı. Araba, sürücüye bir sinyal veriyor: ampul yanıp sönüyor ve gaz göstergesi sıfıra yaklaşıyor. Sürücü, kendisini rahatsız etmesini istemediği için göstergeyi kapatarak “belirtiyi” ortadan kaldırır, ancak araba kendini doldurmaz. Bunun yerine, yakıtı biter ve sonunda durur. Bu nedenle şifacı ve danışan yalnızca bir semptomu veya bir hastalığı değil, sorunun gerçek nedenini de tedavi etmelidir. Danışanın ne tür bir hastalığı olursa olsun, şifacı her sorunu kökünden ve bir bütün olarak insandan ele almalıdır.